26 Kasım 2014 Çarşamba

Wattpad Turkey @ TUYAP 2014

25 Kasım 2014 Salı

❤Yemin Bozdum Yolunda*1-Müjde Aklanoğlu



İlk sayfalar ve bölümler deli gibi dişlerimi sıktığım, Fırat gibi erkeklerin ne denli kör ve bencil olduğunu görerek delirdiğim anlarla geçti. Onun karşısında çaresiz bir Peri, çaresiz bir kadın olarak bir kere daha anladım kadın ve erkek eşit değil!
Yengesinin eziyetlerine, kuzeninin sapkınlıklarına maruz kalmak zorunda olan bir genç kız... Hem öksüz hem yetim!
Rabbim! dedim kimseyi sahipsiz koyma!
Bir çok kitaba nazaran pat pat geçilmemesi, daha ağır ilerlemesi ise bir ayna vazifesi görüyordu. Gerçek olmasını istemeyeceğiniz kadar kötü bir durum!
Sonra amca bozuntusunun her darbesinde Peri ile yaralandım, yıprandım. Yengesine bir kere daha küfrettim!
Hastalıklı bir beyin ve kalp ne büyük yük ne büyük eksiklik!
Peri yerde iki büklüm kıvranırken kadının kılı dahi kıpırdamadı ya o kadını bana verselerdi türlü işkencelerden geçirir; ''Al gör babayı!" derdim. Şuan bile sinirden kıvranıyorum yazarken...
Ve Eymen... Kader böyle birşey işte!
"Yiğit düştüğü yerden kalkar." derler ya! Önce soğukluğu sonra babacan tavrı ve bir çok öküzlüğüne rağmen neticede bir erkek!
Yaralı bir erkek ne de güzel sevilir dedirtiyor!
Her kelimesinden kaybolduğum, her cümlesinde tamamlandığım ve "yahu şu cümle fazla, bu olay gereksiz!" diyemeyeceğim bir kitap...
Adım adım ilerlerken kâh güldüm Ecem'le, kâh ağladım Peri'yle!
Okuyun okutun ve hayattan ders alın diyebileceğim bir kitap. Bu kitapta kimse haklı, haksız, suçlu ilan edilmiyor.
Müjde Aklanoğlu'nun en sevdiğim özelliği de zaten bu. Her karakterin birilerine yaşattıkları, kendilerince haklı bir sebebe dayanıyor.
Peri; naif, akıllı, masum...
Eymen; yaralı, despot ve etrafına duvarlar ören vel hasıl sütten ağzı yanıp yoğurdu üfleyerek yiyen bir delikanlı.
Hangi anlaşma yüreklerin arasındaki köprüyü yıkabilir?
Dilin söylediğini kalp ikrar etmiyorsa kader kaçınılmaz olanı yaşatır insana ve onlar da yaşıyor...
Genç bir kız eşinin cebinde bulduğu yüzüğe bile layık göremiyor kendini fakat bir erkek karısı olan bir kadını ne olursa olsun sahipleniyor...
İlişki tahlillerinde yazarıma bir kere daha hayran kaldım. Yağ gibi akıp geçiyor ve 700 küsür sayfa bir çırpıda bitiyor.
Gözü korkan varsa korkmasın, vaktiniz müsaitse kitap 2-3 günde çok rahat bitiyor. Siz önce okumaya başlarken bakıyorsunuz sayfaya sonra bir de bırakırken! Bir bakmışsınız yüzerce sayfa geride kalmış...
Unutmadan 2 kitaba anca sığan bir hikâyeye konuk olacaksınız. Final yapılmıyor zaten göreceksiniz. Hikayemiz "Devam edecek..."
Kalemine nur yağsın, mürekkebi bal olsun "Müjde Aklanoğlu" tebrikler...

★Kocan Kadar Konuş- Şebnem Burcuoğlu


Bir kitap düşünün;
Beyaz şov'a çıkar, gazetelerde dergilerde çarşaf çarşaf ilanı ve reklamı çıkar... Değerli yazarı o program senin, bu program benim televizyon kanallarında fink atar...  Tüm bunlar az gelir sokağa çıktığınızda bilboardlarda karşınıza çıkar;
"KOCAN KADAR KONUŞ" kitabı...

Seçkin ne kadar kitabevine gitseniz hep çok satanlar listesinde görmeniz de bu pazarlama tekniğinin ürünüdür işte. Adamlar kimsenin telaffuz edemeyeceği kelimeleri kullanarak 218 sayfalık kitaba öyle bir reklam yaparlar ki Kuran'ı Kerim'in öyle reklamı yapılmamıştır. Hiç bir yayın evi Atatürk'ün büyük mirası "Nutuk"'u böyle bir hevesle pazarlamamışlardır. Şimdi tabi kıyasladığımızda anlıyoruz aradaki pazarlama uçurumunu değil mi?

Tüm eleştirimin pazarlama ayağına olduğunu bir kere daha belirtmek istiyorum!

Ben de bir heves tedarik ettim, bismillah çekip okumaya başladım. Malumunuz üzere ben #Wattpad yazarıyım. Orada başladım birşeyler karalamaya ve o şekilde fark edildim. Kısaca bizler; son zamanlarda sosyal medyada fark edilen şarkıcılar gibiyiz. Tabi bir Gökhan Türkmen kadar şanımız alıp yürüyemez ama o misal bir durumdayız diyeyim ;) Anladınız siz ;))

Gel gelelim KOCAN KADAR KONUŞ kitabı ilk sayfadan itibaren beni dumur etti, neden mi? Bilindiği üzere #Wattpad de yaş sınırı yok. Herkes biraz yazar, herkes biraz okur... Hâl böyle olunca orada 10-13 yaşlarında minik yazarlar bulmanız hiçte sürpriz olmuyor. Hah işte kitabın ilk sayfasında bile dil kalitesini kıyasladığımda bizim minik yazarların üslubu daha güçlü geldi! 
Diyeceksiniz ki nasıl olur? Bal gibi olur!

5 kavanoz bal 100 tl'ye reklamından farklı değil durum. Kaç kg'lik abi kavanozlar? Ben bim'e gitsem daha ucuza alırım diye iddiaya giresim geliyor. Hangi kanalı çevirseniz o reklam dönüyor bir de ev, araba veriyorlar çekilişle "amaniin!" diyorsunuz! Ama bal; bildiğin su ve şeker karışımı şerbet çıkıyor. Hah işte durum aynen bu!

Türk kadınlarının artık gelenek görenekten öte birer organına dönüşen ve kitapta bahsi geçen şeyleri spiker öyle bir soruyor ki; kafanızda çok başka hikayeler beliriyor.

Ha diyeceksiniz ki hiç mi sevmedin? Sevdim ki okumaya devam ettim yanlış anlaşılmasın kötü demedim ;)))
Hele sidikli Merve evlenipte bizim Efsun evde kalınca "yuh" dedim. Devamlı akıl verip kızın ağzına tüküren tüm akrabalara bolca içimden beddua ettim. Ve kitabın artık son sayfalarında esas oğlanın bir evlenme delisine dönüşen kızı terk etmesini izledim :((( Evet herşeyin aşırısı fazladır derler. Ne bekârlık dünyanın sonu ne de başka şeyler... Tek derdimiz o olsun dedirtiyor zaten hayat çoğu zaman...

Ve Beşiktaş çarşıda geçen bölümlere bayıldım :D Ama evlerden ırak ya Rabbim! Öyle öküz herifleri Allah hak etmeyenin karşısına çıkarmasın dedim. Börek açan bir baba, beceriksiz kızlarını dünyanın en maharetlisi gibi göstermeye çalışan evin kadınları, ev işiyle ve yemeklerle uzaktan yakından alakası olmayan bir Efsun ve onu ergenliğinden beri seven bir adam; Sinan...

Ama o kadar pazarlamaya yine söylüyorum ki kitap fos! Ben hiç bir kitabı okumayın demem, haddimi bilirim. Zevkler ve renkler tartışılmaz düsturuna riayet ederim. Belki beğenen kesimin içerisinde olabilirsiniz... Kitap genelde online sitelerde yuvarlak hesap 14 tl'ye satılıyor.  Bir kafede 2 çay 2 simit parası ve bir kaç saatte bitiyor ama tatmin ediyor mu deseniz tam bir hayal kırıklığı! Neden mi?

Kitabın finali öyle dandik ki! "İlk kitaptan acıcık kâr ettik yetmedi bu bize, sizi düdük gibi ortada bırakalım da 2. kitabı koşa koşa alın acıcık daha soyalım ceplerinizi!" mantığından başka birşey değil. Bir Roman 600 sayfayı geçtiğinde 2. kitabı olmasını anlarım pek tabi. Neticede sayfa sayısı arttıkça kitap kalınlaşıyor, kavgada düşmana atsan balyoz muamelesi görür duruma gelebiliyor  ama kardeşim eğer kurgun normal akışında ilerleyecekse neden okuru böyle berbat bir durumda bırakırsın?

Misal #Wattpad de bir yazar dostumun 200 küsür sayfalık kitabı da 2 kitap olmaya meyilli çünkü devam kitabı da olsa kurgu çok farklı bir şekilde devam ediyor. 100 sayfa bile olsa kitap bu anlaşılabilir birşey. Ama bu durumu ben algılayamadım. Ve kaliteye değil de reklama değer veren bir toplum olduğumuzu bir kere daha anladım. Sizlerden ricam seçici olun ve kitap evlerinde boş boş gezmeyin. Övülen kitabın sayfalarını bir karıştırıp mutlaka finaline göz atın. 
Yani bu kitaba 5 üzerinden 2 not verebilirim çünkü tamamen hayal kırıklığıydı :/

Ve yine bir not: Tek başına kitabı eleştirmiyorum. Pazarlama sistemine bütün eleştirim! Belki bu kadar çok reklam yapılmasa daha farklı bir yorum yapabilirdim fakat önyargı  böyle birşey...
Umarım kimsenin gönlünü kırmamışımdır. Sevgiler... Saygılar...

Şimdilik ve her zaman Allah'a emanet olun ;)

24 Kasım 2014 Pazartesi

★Farid Farjad - Sang E Khaara

★Hayırlı bir haberle geldim Tüyaptan, söylemedim değil mi?

Evet maalesef asıl bomba haberi sizlerle paylaşmadım. Wattpadde yayınladığım Koku kitabım için seri olarak Parola yayınları ile sözleşme imzaladım hem de fuar alanında... Bu benim için tarif edilemeyecek kadar eşsiz bir duyguydu ve merak etmedim değil acaba benim gibi fuar alanında sözleşme imzalayan başka birileri var mıydı?


Hemen arkamda sevgili yazar arkadaşım Müjde Aklanoğlu, yayın evi sahibimiz Ahmet Üzümcüoğlu ve yayınevi genel yayın yönetmenimiz Celal Coşkun'u görüyorsunuz. Ankara'dan gitmeme rağmen sanki evimde karşılandım ve çok içten bir şekilde ağırlandım hepsine çok teşekkürler.

Koku serisi olarak ilk adımı "HASRET" ile atacağız inşallah... Hiç bir şeye hasret kalmayacağınız bir hayat diliyorum hepinize bol miktarda öpüldünüz. Allah'a emanet olun...

★Geride bırakılan bir Tüyap 2014 vardı...

Evet görüşmeyeli neler mi yaptım? Sizleri Tüyap kitap fuarında bekledim. Bir çoğunuzla tanıştım, kucaklaştım. Adlarını tek tek zikredemeyeceğim o kadar çok okurum geldi ki benim imza günüm sandım. Parola stantlarında değil de arada diğer ekip arkadaşlarımızın yayınevlerinde onları ziyarete gittiğimde karşılaşamadığım bir çok okurum ve yazar dostum da vardı ve inşallah onları bir sonraki Tüyap'ta görmeyi umut ediyorum. Beni yalnız bırakmayan herkese çok teşekkürler harikasınız ;)))
Not: Kırmızı-Bordo eşarplı bayan ben oluyorum :D