25 Kasım 2014 Salı

★Kocan Kadar Konuş- Şebnem Burcuoğlu


Bir kitap düşünün;
Beyaz şov'a çıkar, gazetelerde dergilerde çarşaf çarşaf ilanı ve reklamı çıkar... Değerli yazarı o program senin, bu program benim televizyon kanallarında fink atar...  Tüm bunlar az gelir sokağa çıktığınızda bilboardlarda karşınıza çıkar;
"KOCAN KADAR KONUŞ" kitabı...

Seçkin ne kadar kitabevine gitseniz hep çok satanlar listesinde görmeniz de bu pazarlama tekniğinin ürünüdür işte. Adamlar kimsenin telaffuz edemeyeceği kelimeleri kullanarak 218 sayfalık kitaba öyle bir reklam yaparlar ki Kuran'ı Kerim'in öyle reklamı yapılmamıştır. Hiç bir yayın evi Atatürk'ün büyük mirası "Nutuk"'u böyle bir hevesle pazarlamamışlardır. Şimdi tabi kıyasladığımızda anlıyoruz aradaki pazarlama uçurumunu değil mi?

Tüm eleştirimin pazarlama ayağına olduğunu bir kere daha belirtmek istiyorum!

Ben de bir heves tedarik ettim, bismillah çekip okumaya başladım. Malumunuz üzere ben #Wattpad yazarıyım. Orada başladım birşeyler karalamaya ve o şekilde fark edildim. Kısaca bizler; son zamanlarda sosyal medyada fark edilen şarkıcılar gibiyiz. Tabi bir Gökhan Türkmen kadar şanımız alıp yürüyemez ama o misal bir durumdayız diyeyim ;) Anladınız siz ;))

Gel gelelim KOCAN KADAR KONUŞ kitabı ilk sayfadan itibaren beni dumur etti, neden mi? Bilindiği üzere #Wattpad de yaş sınırı yok. Herkes biraz yazar, herkes biraz okur... Hâl böyle olunca orada 10-13 yaşlarında minik yazarlar bulmanız hiçte sürpriz olmuyor. Hah işte kitabın ilk sayfasında bile dil kalitesini kıyasladığımda bizim minik yazarların üslubu daha güçlü geldi! 
Diyeceksiniz ki nasıl olur? Bal gibi olur!

5 kavanoz bal 100 tl'ye reklamından farklı değil durum. Kaç kg'lik abi kavanozlar? Ben bim'e gitsem daha ucuza alırım diye iddiaya giresim geliyor. Hangi kanalı çevirseniz o reklam dönüyor bir de ev, araba veriyorlar çekilişle "amaniin!" diyorsunuz! Ama bal; bildiğin su ve şeker karışımı şerbet çıkıyor. Hah işte durum aynen bu!

Türk kadınlarının artık gelenek görenekten öte birer organına dönüşen ve kitapta bahsi geçen şeyleri spiker öyle bir soruyor ki; kafanızda çok başka hikayeler beliriyor.

Ha diyeceksiniz ki hiç mi sevmedin? Sevdim ki okumaya devam ettim yanlış anlaşılmasın kötü demedim ;)))
Hele sidikli Merve evlenipte bizim Efsun evde kalınca "yuh" dedim. Devamlı akıl verip kızın ağzına tüküren tüm akrabalara bolca içimden beddua ettim. Ve kitabın artık son sayfalarında esas oğlanın bir evlenme delisine dönüşen kızı terk etmesini izledim :((( Evet herşeyin aşırısı fazladır derler. Ne bekârlık dünyanın sonu ne de başka şeyler... Tek derdimiz o olsun dedirtiyor zaten hayat çoğu zaman...

Ve Beşiktaş çarşıda geçen bölümlere bayıldım :D Ama evlerden ırak ya Rabbim! Öyle öküz herifleri Allah hak etmeyenin karşısına çıkarmasın dedim. Börek açan bir baba, beceriksiz kızlarını dünyanın en maharetlisi gibi göstermeye çalışan evin kadınları, ev işiyle ve yemeklerle uzaktan yakından alakası olmayan bir Efsun ve onu ergenliğinden beri seven bir adam; Sinan...

Ama o kadar pazarlamaya yine söylüyorum ki kitap fos! Ben hiç bir kitabı okumayın demem, haddimi bilirim. Zevkler ve renkler tartışılmaz düsturuna riayet ederim. Belki beğenen kesimin içerisinde olabilirsiniz... Kitap genelde online sitelerde yuvarlak hesap 14 tl'ye satılıyor.  Bir kafede 2 çay 2 simit parası ve bir kaç saatte bitiyor ama tatmin ediyor mu deseniz tam bir hayal kırıklığı! Neden mi?

Kitabın finali öyle dandik ki! "İlk kitaptan acıcık kâr ettik yetmedi bu bize, sizi düdük gibi ortada bırakalım da 2. kitabı koşa koşa alın acıcık daha soyalım ceplerinizi!" mantığından başka birşey değil. Bir Roman 600 sayfayı geçtiğinde 2. kitabı olmasını anlarım pek tabi. Neticede sayfa sayısı arttıkça kitap kalınlaşıyor, kavgada düşmana atsan balyoz muamelesi görür duruma gelebiliyor  ama kardeşim eğer kurgun normal akışında ilerleyecekse neden okuru böyle berbat bir durumda bırakırsın?

Misal #Wattpad de bir yazar dostumun 200 küsür sayfalık kitabı da 2 kitap olmaya meyilli çünkü devam kitabı da olsa kurgu çok farklı bir şekilde devam ediyor. 100 sayfa bile olsa kitap bu anlaşılabilir birşey. Ama bu durumu ben algılayamadım. Ve kaliteye değil de reklama değer veren bir toplum olduğumuzu bir kere daha anladım. Sizlerden ricam seçici olun ve kitap evlerinde boş boş gezmeyin. Övülen kitabın sayfalarını bir karıştırıp mutlaka finaline göz atın. 
Yani bu kitaba 5 üzerinden 2 not verebilirim çünkü tamamen hayal kırıklığıydı :/

Ve yine bir not: Tek başına kitabı eleştirmiyorum. Pazarlama sistemine bütün eleştirim! Belki bu kadar çok reklam yapılmasa daha farklı bir yorum yapabilirdim fakat önyargı  böyle birşey...
Umarım kimsenin gönlünü kırmamışımdır. Sevgiler... Saygılar...

Şimdilik ve her zaman Allah'a emanet olun ;)

Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Fikrinizi belirtmek ister misiniz?