4 Mart 2015 Çarşamba

★Baksana Talihe

Merhabalar:))
Yoğun bir haftayı daha geride bırakırken 7-8 Mart tarihlerinde gerçekleştireceğimiz imza günümüze hazırlıklarımız tam gaz devam ediyor ve stres atmak amacıyla ne yapıyoruz? Okuyoruz.
Çünkü okumak her derde devadır ;))
Merakla beklenen bir kitap yorumunda daha "Ben'ce" den merhaba ;) 
Sevgili Müjde Aklanoğlu'nun kaleminden Baksana Talihe daha raflarda yerini almadı lakin ben okuma şerefine nail oldum ve bakalım benim gözümden kitabımız nasılmış ;)
Öncelikle tanıtım bültenimiz efenim ;))

Müjde Aklanoğlu-Baksana Talihe

"Bugün sevip yarına unutacak kadar değil… Beyaza bulayıp seni, yok edecek kadar sevdim…" 

Bunu diyen karizmatik, yakışıklı, kendinden emin, ateşli, tutkulu, âşık adam… Şimdi küstah, kibirli olmasa da müsamahasız, despot ve bir o kadar da tehlikeli bir buzdolabı hâline dönüşmeseydi; Masal kaldığı yerden devam edecek… ti! Ta ki, korkaklığı uğruna hiç düşünmeksizin tüm gemilerini yakıp, limanlarını da ardından ateşe veren, gönlü kör kadın ortaya çıkana kadar...

Hazal Atmaca! Geçmişi sırlarla dolu, yüreği yaralarla kaplı, kendine güvenen ama erkeklere asla güvenmeyen, gözyaşları içinde aşkından ölse bile, burnunu sevdiği erkeğin mendiline silmeyen… Gururlu, masum, inatçı, tutkulu ve bir o kadar korkak bir âşıktı…Ya da öyle sanıyordu!

Yanlış anlaşılmalar uğruna, en savunmasız oldukları anda, geçmişlerinde yaşadıkları giz dolu pençelerin etlerine batmasıyla, geleceğin sırlı yarasından kaçmayı kafalarına koyan âşıklar… Kadere çelme takıp, kendi hayatlarına yön vermeye karar verince, yapacakları en büyük yanlışa, bile isteye imza atma gafletinde bulundular…Hayır, tabii ki bu nikâh defteri değil, olsa olsa yürekteki şeytanın başlattığı intikam senaryosunun, nefret oyunu olurdu! 

Onlar, susmaktan yüreklerinde pas tutmuş, kimselerin merak etmediği sır geçmişleriyle yüzleşirken, birbirlerinin yüreğinde açtığı hazin yarayı sarabilecek mi?
(Tanıtım Bülteninden)

Türkçe
640 sayfa
Parola Yayınları

Kör Talih yorumumu daha önce yayınlamış, yazarımızın farklı bir üslup kullandığını belirtmiştim... 
Baksana Talihe'de Kör Talih kadar mizah yoktu. Fazla laf kalabalığı yoktu.  Edisyon çok daha başarılıydı ve okuru kasmıyordu....
Yalnız, sanırım en büyük problem kitabın puntolarında göze çarpıyor. Sayfa sayısı çok fazla olan kitaplarda maalesef ki bu büyük bir sorun. Mizanpaj aşamasında puntolar küçültüldüğündeyse okura eziyet... 
Bu şu demek:
Normal puntolu bir kitapta 300 sayfada geçen hikaye bu tarz kitaplarda 150-180 sayfada sizlere sunuluyor. Eğer gözleriniz sağlamsa sorun yok ;) Neticede dolu dolu bir kitap okuyorsunuz ;) Sizi tatmin ediyor, doyuruyor ve tek kusuru da yazıların daha ufak olması oluyor ;))
Gelelim kapağına:
Kesinlikle "Beni almalısın!" diye bağıran sıra dışı bir kapak! Bu nedenle hem yazarı hem yayınevini hem de grafikeri kutluyorum. Tek resimle (Benim kitabım gibi :D) idare edileceğine; o kadar titiz bir çalışmayla bir konsept gerçekleştirilmiş ki gözlerinize inanamıyorsunuz. Her detay "Gel beni al!" diye bağırıyor. Afişi olsa duvarınıza assanız: yani o kadar!
Kör Talih'de gözleri kapalı olan Hazal'ımız artık gözlerini açmış ve arkası dönük, uzak Arda'mız artık daha ön planda ve önünü dönmüş. Eee leylekler, kuş yuvaları, kurbağalar derken o kadar güzel bir kapak olmuş ki kitabınızın güvenliği için çocuklarınızdan uzak tutmanızı tavsiye ediyorum :D
Ve gelelim hikayemize... Sanırım zurnanın zırt dediği yer burası oluyor...
Ne demiştim: Kitapların "Ben'ce"sini ve hiç bir etki altında kalmadan, usturuplu bir şekilde görüşlerimi paylaşmaya çalışıyorum. "Samimi bir dostun tatlı dilli eleştirisi; kötü niyetli birinin yılan dili eleştirisinden her zaman iyidir..." diyor ve at gözlüğüyle bakmadan kendimceyi aktarmaya çalışıyorum. Elbette hiç kimsenin gönlünü tek tek memnun etmek mümkün değildir ama benim gibi düşünebilecek okurların sesi olmak ve en azından tatlı yazarımıza elçi olabilmek istiyorum.

Gelelim yorumuma ;)
Hazal'ın kaçışı ve finali  2 bölüme ayırabilirim. Yaklaşık ilk 300 sayfa çok detaylı anlatılmıştı. Her detay en ince ayrıntısına kadar incelenmişti. Bölümler yaklaşık 40-50 sayfa uzunluğundaydı ve gerilim en üst seviyedeydi. Ardından gelen olaylar ise daha hızlı gelişti ve daha az detaya yer verildi.
Cinselliğin tavan yaptığı sahneler olduğunu mutlaka belirtmeliyim :D Bu konuda titiz okurlarımız eğer varsa hazırlıklı olsunlar. Sizleri ciddi manada ateşli sahneler bekliyor ;))
Tüyo vermek istemediğim için detaylara girmek istemesem de ilk defa bir kitapta gözlerimin dolmasını engelleyemediğim, bam telimde kırbaç gibi şaklayan, sinirden delirten ve canımı ciddi manada yakan sahneler vardı ve tüm bu sahneler hikayemizin tabiri caizse tadı tuzu olmuştu. Ve bir Müjde Aklanoğlu duyarlılığına daha şahit olacaksınız ki yine detay vermek istemiyorum. 

Ayhan...
Onu eminim çok sevecek ve onun yer aldığı sahnelerde içinizin burulmasına engel olamayacak ve ebeveynleriyle arasındaki diyaloglarını gözleriniz nemlenerek okuyacaksınız. Sosyal anlamda onun gibi yavrularımıza kitabında yer verdiği için Müjde Hanım'ı kutluyorum... 

Pınar...
Sanırım bu karaktere söyleyecek pek sözüm yok zira sözlerin bile kifayetsiz kalacağı bir karakter ve deli olacaksınız. 

Seçil teyze...
Onun gibiler aramızda yaşıyor ve belki annelerimiz, teyzelerimiz, halalarımız belki de bizler onun gibiyiz ya da onun yaşına geldiğimizde öyle olacağız... O nedenle ona fazla kızmayın :D

Kenan Bey...
Ahh ahh diyorum... 

Selin Hanım...
O bir anne... Anneliğin en güzel hali... Doğurmakla işin bitmediğini bizlere gösteren nadide bir kadın...

Arif...
Başta çok temkinli olsam da onun hakkında, finali nasıl etkilediğini gördüğünüzde kesinlikle Arif candır diyeceksiniz :D

Eda ve Doğu yine bizlerle birliktelerdi. ;))

Sevil... 
Ecem'den hallice bir hatun :D Çok seveceksiniz o kadar söyleyebilirim :D

Nazlı ve Narin :D
Tüyo vermek istemeyen okur  emojisi :D
Onlara bayılacaksınız :)))

Ve Tarık Bey
Yahu bu adamlar kökleri kurusun diye kesinlikle kısırlaştırılmalı :D

Ve hiç bir şey söylemeden çok şey söyleyen naçizane ben diyorum ki kitabın kapağını kapadığınızda yine doyamayacaksınız. Hikaye devam etsin isteyeceksiniz. Ve heveslerinizi Talih serisinin diğer kitabı "Şansa Bak"a bırakacaksınız. Müjde Hanım illaki Timur ve Azra'nın hikayesinde bizimkilere de yer verir değil mi? 
Ehh ne diyelim inşallah...:D

Kendimce eksikleri olsa da harika bir kitap ve hikayeydi... 
Okuduğunuza pişman olmayacağınız tam aksine okumadığınızda çok şey kaybedeceğiniz bir kitap Baksana Talihe...
Örf, adet, gelenek, göreneklerin titizlikle işlendiği, her detayın ve duygunun birebir anlatıldığı sahnelerde kendinizi, hayatınızı görebileceğiniz, kısacası bizim kültürümüzün özünü bulabileceğiniz nadide bir kitap...
Dimağına, emeğine, kalemine sağlık Müjde Aklanoğlu..

Velhasıl okuyun, okutun efenim ;))

Keyifli okumalar....


Hiç yorum yok :

Yorum Gönder

Fikrinizi belirtmek ister misiniz?