24 Şubat 2015 Salı

❤Burcu Bahtiyar-Ünlü Aşk

Merhabalar :) 
Malumunuz üzere ilk Kitabım artık teslim edildi ve kısmetse bugün-yarın raflarda yerini almaya başlayacak. bu kadar heyecanın arasında Ankara Ato Congresium Fuar Alanında 9.'su düzenlenen Ankara Kitap fuarı vardı ve Parola Yayınlarından Müjde Aklanoğlu ve Rukiye Kayaarslan okurlarıyla buluştu. Ben de geç kalmış olmanın üzgünlüğüyle de olsa onlarla geçirdiğim dakikaların tadını çıkardım.
Ve yolumuz harika indirimleri olan Ephesus Yayınları standına düşünce Burcu Bahtiyar'ın yeni kitabı "ÜNLÜ AŞK"ı almadan gidemedim. O kapak, o film şeritleri "gel beni al be oku!" dedi. Eee napalım her zamanki gibi cazip indirim ve iç sesimizin peşinden gittik ve epey bir kitap yüklenip fuardan ayrıldık.
Ben'ce "Ünlü Aşk" bakalım nasılmış Öncelikle tanıtım bülteni efendim :))



Burcu Bahtiyar-Ünlü Aşk

"O bir Türk. O bir kadın. O bir bodyguard. O ünlü film yıldızı Can Taker'ın seksi, havalı, belalı takıntısı...

KAREN YAĞIZ… 25 yaşında. Gençliğinin baharında. Ve hep yapmak istediği işi yapıyor, çünkü bu işte iyi! Ancak işinde hareketi sevse de, özel hayatı içler acısı derecede sıradan, rutin ve sıkıcı... Aslında Karen, bu sıkıcı ve rutin hayatından da memnun. Fakat her şeyin bir kırılma noktası var. Karen bir anda kendisini iki yakışıklı erkek tarafından kuşatılmış olarak buluyor!

CAN TAKER… O bir dünya starı. Kadınlar onunla birlikte olmak için yarışıyor ama onun peşinde olduğu tek bir kadın var; şımarık bodyguardı.

TOPRAK ise Karen'in en yakın arkadaşı, dostu... O olmadan geçen bir günü bile olmadı.

İki erkek, iki aşk, üstüne bir de suikastçı bir psikopat!
Karen için hayat bundan sonra diken üstünde bir maceradan ibaret…"
(Tanıtım Bülteninden)

EPHESUS YAYINLARI
Türkçe
496 sayfa

Öncelikle kitabımızın kapağından bahsetmek istiyorum. Gerçekten çok başarılı bir kapak çalışması olduğunu sanırım belirtmeden geçemeyeceğim. Son dönemlerde birbirine benzeyen çok fazla kapak görmeye başladığımızı hesaba katarsak, ne demek istediğimi zaten ilk gördüğünüz anda anlayacaksınız. Karen ve Can birebir kapaktaki fotoğrafla özdeşleşmişler. 
Gelelim sayfa içeriğine.... Akıp giden film şeritleri her bölüm başlangıcında hoş bir ayrıntı olmuş ve dış kapakla kesinlikle bütünleşen bir kitap. Bu anlamda emekleri geçenleri kesinlikle tebrik etmek istiyorum.
Edisyon anlamında hemen hemen hiç hataya rastlamadığım ender kitaplardan "Ünlü Aşk." Ve sanırım bu nedenle neredeyse 500 sayfalık kitabı 1 günde bitirdim. Bir kaç hata varsa da itiraf etmeliyim ki ben fark edemedim. Ama bir şeyi de söylemeden geçemeyeceğim.
Edisyon demek sadece imla kuralları ya da yanlış yazılan kelimeleri düzenlemek değildir, devrik cümleleri toparlamak ve okuru yormadan okutma sanatıdır. Açıkçası keşke biraz daha dikkat edilseydi demeden edemiyorum....
Ve hikayemize gelirsek eğer...
Sanırım beklediğim aslında bir reklam aşkıydı fakat hikaye öyle sürprizlerle doluydu ki şaşırdım kaldım. Yazarımızın hikayeyi en baştan itibaren ince ayrıntılarla kurgulaması gerçekten takdire şayan...
Karen tipik bir Türk kızı. Çok güçlü fakat çok güçsüz :D O nasıl bir şey demeyin işte çok bizden biri... Kuyruğu dik tutuyor ama yalnız kaldığında da ağlamaktan utanmıyor. 25 yaşına gelmiş ama bakireliğini muhafaza edebilmek adına canhıraş bir çaba gösteriyor. Baba mesleğine olan merakı onu bambaşka bir dünyaya sürüklerken af edersiniz tam bir safinaz! Burnunun ucunda ona deliler gibi aşık adamı göremiyor :))
Toprak... Karen'in dediğine göre Kenan İmirzalıoğlu'ndan bile yakışıklıymış :)) Ahh ahh diye derin bir iç çekesiniz geliyor. Ve o da tam bir Türk erkeği... Burnunun ucunda aşık olduğu kadın dururken yatmadığı, flört etmediği genç kız kalmıyor. Üstelik bunu da Karen'in yanında yapıyor ya yarabbim al birini vur ötekine!
Açıkçası Avrupai bir kitap beklediğimi kitabın karakterlerinin ne kadar da bizden olduğunu gördüğümde fark ettim. Son zamanlarda bir özentiliktir gidiyor. Bizim kültürümüzün biz farkında olmadan bize kattığı bazı şeyler var ki bunlar zamanla 5 duyumuz gibi, bedenimizde herhangi bir organımız gibi oluveriyor ve bu nedenle yazarımızı gerçekten kutluyorum. Okuduğunuzda çok yaşanılası bir hikaye diyebiliyorsanız bir kitap için; olay işte tam orada bitmiştir :)))
Gelelim Can Taker'e....
Ego delisi bir aktör beklerken karşımda bir anda Karen için endişelenen, araya bay'lı, bayan'lı mesafeler koyamayan bir Türk genci buldum. En yakın korumasıyla bile tabiri caizse canciğer kuzu sarması, kanka bir adam. Ve Karen ile karşılaşmaları...
İlk anlarda başlayan çekim hikaye boyunca artmaya devam ediyor ve tabii ki siz de okurken hop oturup hop kalkıyorsunuz. 
Can Taker'in başına sarılan bela bir süre sonra hepsini dart tahtasının hedefine oturturken; olaylar tesadüf-tevafuk karışımı bir hâl almaya başlıyor...
Hele de  öyle kilit bir nokta var ki ahhh ahh! Ne siz sorun ne ben söyleyeyim, en iyisi okumanız...
Bu arada bazı kurgusal boşluklar gözüme çarpmadı değil.Olayın bir Karen ağzından, bir Toprak ağzından bir de İlahi ağızdan anlatıldığı yerler biraz kafa karıştırsa da aslında iyi düşünülmüş, çünkü sadece Karen anlatsaydı diğerlerinin düşüncelerini bilemeyecek ve kitap bitene kadar delirecektik! Bu nedende çok şık gibi durmasa da bizleri düşünerek bu ayrıntılara yer veren Burcu Hanım'ı tebrik ediyorum. Sanırım tek ağızdan anlatılan kurguların okuru en çok hırpaladığı alan; diğerlerinin neler düşündüklerini bilememek oluyor. Ve kitabın finaline kadar diken üstünde kalıyorsunuz...
Final bölümünden önce keşke 1 bölüm daha olsaydı dediğimi inkar edemeyeceğim... Keşke 10 sayfalık da olsa  fazladan bölüm gelseydi. Belki de 41 kere maşallah dememiz için 41 bölüme tamamlansaydı :D 
Final anlamında tatmin olduğum pek söylenemez. Burcu Bahtiyar duy sesimi! diyorum...
Kesinlikle keyif aldığım bir kitap oldu ama adetim üzere not veremeyeceğim. Mutlaka okuyun diyor ve yazarımızı tebrik ediyorum. (Ama yine de doymayan okur!) Kitap keşke seri olsa demeden de edemeyeceğim....
Keyifli okumalar... 


7 Şubat 2015 Cumartesi

❤Kör Talih

Bu yoğun haftaları ne mi yaparak geçirdim? 
Ne siz sorun ne ben söyleyeyim... 
Öncelikle Wattpad Kış Festivali kapsamında Jüri üyesi olduğumdan dolayı elime gelen birbirinden harika kalemleri bir tarafıma aldım. Sonra Sürpriz yumurtadan çıkan CNR fuarı için kitabımı yetiştirmem adına yayın evimden gelen haberi diğer yanıma aldım. Arada derede kafam ne oldu? Tabi ki bi milyon :DD

Sonra bu da yetmedi Sevgili Müjde Aklanoğlu'nun bir türlü fırsat bulup okuyamadığım "Kör Talih" kitabını açık okumaya daldım. Üstelik tüm bunları yaparken çıkan bir sağ el bileğim var ve ben bildiğiniz hırmahışırım! Ahh dedim ya ne siz sorun ne ben anlatayım :D Sanırım epey birşey anlattım. 
Neyse efendim bırakayım bu dertleşme faslını da bir an önce "Kör Talih" yorumuma geçeyim değil mi? 
Evet ilk olarak tanıtım bültenine bir göz atalım....

Kör Talih-Müjde Aklanoğlu

"Büyük holdinglerin karizmatik başkanı, sınırsız servetin despot sahibi: Arda Mertoğlu! Topluma mal olmuş eşsiz bir Ceo, kadınların yüreğine taht kurmuş pervasız bir kral, çalışanlarının iyilik timsali sert görünümlü müsamahasız patronu...
Ama işler hiç ummadığı anda tersine döndü! Ufacık bir kız; es kaza hayatına sürpriz bir giriş yaptı, yaşamının tüm merkezine bir kraliçe idamesinde izinsizce oturarak, yüreğindeki yasak toprakları savaşmadan teslim aldı. Ve tüm dengeler altüst olurken, terazinin kantarı kaçtı.
Evet, Arda patavatsız oldu, Hazal düşünceli… 
Arda milyarla banyo yapıyordu; Hazal babası para vermezse meteliğe kurşun değil, kuru sıkı bile atamıyordu. Asiydi ama gurursuz değil…
Tamam, mahalle arası, edep yuvası, her çetrefilli işin olduğu arka mahalle bir ortamda büyümüş, ünlüleri televizyonda görüp, beyaz atlı prensle ilgili hayaller bile kurmamıştı. Keza asosyal hayatında, masalların gerçekleşmeyeceğini bilen ender genç kızlardandı.
Okulunun birincisi, babasının şamar oğlanı, abisinin bezelye beyinlisi, annesinin biricik kuzusu, ailenin dil yumağı, asi bebeciği…
Çirkin ördek yavrusu: Hazal…
O, daracık kaderin çemberinden inadına geçmek isteyince, isteklerinin arasında sıkışıp kalarak, Kör bir Talih'e denk geldi!"
(Tanıtım Bülteninden)

Sayfa Sayısı: 720
Baskı Yılı: 2014
Dili: Türkçe
Yayınevi: Parola Yayınları


  Müjde Aklanoğlu'nun diğer kitaplarını okuyanlar eminim ki bu kitabın daha farklı olduğunu fark etmişlerdir. Olaylar "güleriz ağlanacak halimize!" mantığıyla ve daha esprili bir bakış açısıyla işlenmiş. 
  Ve yaklaşık 500'lü sayfalara gelen kadar da bu tempo pek değişmedi. Ama beni nedense rahatsız eden bir taraf vardı...
   Kurgu kendine has ve çok güzel işlenmişti ama gereksiz laf kalabalığı maalesef dikkatimi çekti. Bazen sizi boğan, "artık sadede gelsen!" dedirten ve maalesef editörün maharetsizliğinden kaynaklanan devrik cümleler beni gerçekten okurken çok yordu. 
   Ne zaman ki 500'lü sayfalara gelmeye başladı kitap dili daha da sadeleşti. 3. Ağızdan yazılan şeyler karakterlerin ağzından dökülmeye başladı. Ben kitabın lezzetini o zaman almaya başladım. 
   Ve bir şeyi farkettim:
   Müjde Aklanoğlu'na dram yazmak fevkalade yakışıyor.
   Edisyon hatalarına değinmek dahi istemiyorum...

 Sanırım ülkemizde EDİTÖR kelimesinin anlamını "noktalama işaretlerini düzenleme ve yanlış kelimeleri düzeltme" olarak algılayanlar var ve bu da bu sektörün ne kadar da ti'ye alındığını gösteriyor.
   Kör Talih'e yapabileceğim tek eleştiri buydu ;)) 
Umarım yazarımız  Kör Talih'in devamı olan "Baksana Talihe" de gerçek kalemini konuşturur. 
 Arda'nın çaresizliği, Hazal'ın bir an bile yakasını bırakmayan mantığı ve o son sahneler... Öyle bir şekilde bitiyor ki ilk kitap başınızı taşlara vurasınız geliyor. Ama mantıklı düşündüğünüz ve empati yaptığınızda "evet ben de kesinlikle böyle davranırdım!" diyorsunuz.
 Okuyalım mı derseniz eğer vereceğim cevap "Kesinlikle!" olur.
   Fiziksel engellerine rağmen seven, sevdiğini inkâr eden, sevilmeyi deli gibi arzu eden bir adam ve bir "KÖR" gibi aleve uçan pervaneler gibi Arda'ya uçan bir Hazal...
  Onlarda tutkunun, arkadaşlığın, şefkatin, sevginin binbir rengini bulacaksınız... 
 Ve eminim en başta gördüğünüz tüm o hatalar geçici finalde tüm ehemmiyetini yitirecek...
Bu nedenle demem o ki; KÖR TALİH ellerinizdeyse ve okumaya başladıysanız sonuna kadar gidin!
Eminim ki 2. kitabı dört gözle bekleyeceksiniz...

Keyifli okumalar....